bunalmıştık Ankara dan .. kalabalıktan , trafikten , başkentin kamusal ağırlığından,özlemiştik yollara düşmenin tadını .. daha sayabilirim; kaçmak için bahane üretmek de üstümüze yoktur aslında.birbirimizin gözlerine baksak bile anlarız içimizde o yolculuğun çoktan başlamış olduğunu..
etrafımda kafalarını işlerinden kaldıramayan insanlar koşturmaca içinde bir o toplantıya bir bu toplantıya koşarken , sabah günaydınların sıcaklığının yerini yeni lastikler üzerine yapılan sanatsal ve bilimsel sohbetler alırken kendimi penceren dışarıya bakarken yo yo aslında olduğum yerden resmen kaçarken yakaladım..uzun uzun baktım sokağa..insanlar , arabalar , yüksek ses ... içimdeki deli çocuklar ..
biliyorum ben bu halleri...
yapacak bir şey yok..gelmiş zamanımız..sessizlik düşlüyorum..düşlerimle körebe oynamak istiyorum..gitmemiz gerek..keşfetmemiz gerek.
Nereye ,nereye diye bas bas bağırıyor içimde bir oraya bir buraya deli gibi koşturan çocuklar ..
kendimi kimsenin bilmediği bir yer bulmuş gibi hissedeceğim bir yer olmalı , bir kere normal olmamalı insanları, çünkü biz değiliz :) renkler önemli ;pastel tonlar ..Eski sokaklar , şarap olmalı ..ve müzik,içimize işlemeli , masalsı olmalı ...
Portekiz , ne dersiniz olabilir mi ? Lizbon,Sintra...nasıl olur ?
Anlatacağım size....