Isınıyor yeryüzü..güneş henüz uyanmamış düşlerimi
ısıtıyor..sanki odama gelmiş deniz ..sesi avuç içlerimde..uzansam tutuvereceğim
mavisinden denizle göğün birleştiği
yerin.. kuş sesleri geliyor kulağıma..henüz uyanmadı düşlerim..belli ki bir
sabah vaktine götürdü sabah melekleri beni..denizin mavisinin çıldırdığı..ufak
bir balıkçı teknesinin melodisi yankılanıyor düş dünyamda...Nerdeyim ben..
Sanırım Perdue bir düş olsaydı benim için, derdim ki ben bu
rüyada kalabilirim..Yüksek kayaların üzerinden dalabilirim denizin o
masmavisine...
Uyanıyorum korka korka ...sabahın erken saatinin güzel
serinliği sarıyor her yanımı..yüzümü seviyor denizden gelen rüzgar , deniz
kokuyorum o an..Deniz güneşini yeni doğuruyor, doğa renklerini , kokularını ,
seslerini yeni yeni sunuyor ...Ay çiçekleri nazlı nazlı başları önde güneşi
bekliyorlar,biraz daha yükselmesini...Küçük balıkçı teknesi sallanıyor kıyıda , kayalıklarla sohbete
dalmış , avare bir hal var üzerinde, kasketi başında , zaayıfca dost canlısı
bir balıkçı günü selamlıyor, denizin bereketini selamlıyor sabah güneşinin
seramonisi eşliğinde...yüzünde yılların izleri ve orada olmanın huzuru..
Günaydın diye bağırıyor kıyıdan bana doğru..Elimi kaldırıp
selam veriyorum kaldığımız odanın terasından..Konuşursam sabahın bu saatine ,
doğanın uyanışına , kuşların sabah şarkılarına , denizin kayalıklara çarpınca
çıkardığı sese haksızlık edecekmişim gibi hissediyorum.....
Biraz daha yükseliyor güneş..Renkler , kokular , sesler
çıldırıyor ve işte o an başlıyor Perdue nin o muhteşem çok sesli
senfonisi...Katılın hadi bir ses de siz olun orada..
Ocaklıkta yakılan ateşin üstünde misafirlerine sunmak için
patlıcan biber közlüyor usta..önce bir sade kahve içmek istiyorum , bende tüm
güzelliklere geç kalmış bir günaydın sunmak istiyorum..Sabahın bilinmeden
yaşanan sarhoşluğunu yaşamak istiyorum..Dudaklarıma bir türkü yerleştirip avare
avare söylemek istiyorum..
Canlandı artık yeryüzü ve Perdue..Hakkı Bey in biraz uykulu
ama daima güleç yüzü selamlıyor beni.
Öğlen ;
Misafirlerini karşıladığı ve güzel koltuğun bulunduğu çardakta içiyoruz öğleni biraz gece
soğutulmuş beyaz şarabımızı ..Tabaklarda bir kaç küçük atıştırmalık , tadları şölen oluyor
damaklarımızda..işte o an inceden inceye pianonun tuşlarına dokunuyor birileri
, sesler heryanımda...Kadehin dışı terliyor..Serinletmek gerek kadehi..Bir
kadeh daha beyaz şarap ve denizin içindeyim..
Nereye götürürse götürsün diyorum içimden..
Akşama doğru ;
Öğlen suskunluğa geçen doğa canlanıyor bir kez daha..Senfoni
değişiyor , renkler değişiyor..Daha tutkulu oluyor gökyüzünün akşama doğru
kızıllığı..Aşk..ille de aşk ..Yanıbaşımda Aşk..Güneşin uazakta uykuya çekilmesi
yansıyor gözlerine..
Ufkun kızıllığı kadehteki şarabın kırmızı ile
yarışıyor..Özenle hazurlanmış peynir tabağı eşlik ediyor akşam
başlangıcına..Denizin bereketi eşklik edecek akşam rakının yanına..Lezzetler
tek tek hatırlatacak kendini her lokmada..
Akşam ve Gece..
Kayalıklara kurulmuş küçük çardaklarda , cır cır böcekleri
ve tüm seslere her zaman eşlik eden vazgeçilmez deniz ve kayalıkların
sohbeti...
İçimin sıcaklığı..Ve inanılmaza en yakın olduğum
yer..Perdue..Adına yakışır huzur..
Hayata dair söylemek istediğiniz bir kaç cümle var ise ,
sabahın sesini , kokusunu , akşamın renklerini ve doğanın sizi her şeyiyle
selamlayacağı bir yerde tadı
unutamayacağınız lezzetleri denemek istiyorsanız , güneşin batışını Aşk ın
gözlerinden izlemek istiyorsanız, dost sohbetlere doyamamak istiyorsanız gidin
buraya..Geç kalmadan gidin..İnsanları hırsla saran 5 yıldızlı kapalı otel
mantığına inat yapabileceğiniz en lüks tatil için gidin ve kendinizden bir şey
bırakın..
Şimdiden iyi yolculuklar..
Umutmadan yolda kelebekler vadisini selamlamayı ihmal
etmeyin..Birde sakın arabanızla inmeye çalışmayın Perdue ye ..O sizi
karşılayacaktır bir bardak çay içene kadar yukarıdaki gözlemecide..